PINAR ALTAN
  global index 3
 
Sýradan bir gün daha baþlýyordu. Herþey hazýrdý. Dalýþa geçecek ve bu dünyayý incelemeye devam edecekti. Paletlerini giyindi, deniz gözlüðünü taktý,
hava tüpünü de sýrtýna geçirdikten sonra kendini suya býraktý.

Bu dünya baþka bir dünyaydý onun için, hiçbir insan yok. Kendini deniz hayvanlarýyla bir hissediyordu. Biraz derinlere indi. Her yer ýþýl ýþýl parlýyordu.
Güneþin ýþýnlarý denizi adeta yalýyordu.

Daha sonra yüzeye doðru yüzdü. Denizin bir metre altýnda yüzüyordu. Herþey ne kadar güzeldi. Kendini suyun yüzüne çýkarýnca baþka bir farklý
dünyada hissetti kendisini. Evet, iki dünya arasýnda hayatý sürüyordu. Bu iki farklý dünyada yaþamayý seviyordu. Teknesine doðru baktý, biraz fazla
açýlmýþtý. Su üstünde iki dakika durduktan sonra tekrar denize daldý. Teknesine doðru yüzmeye baþladý.

Denizin altýnda yüzen balýklar, taþýn altýnda bulunan yengeçler, yunuslar, kara ve su kaplumbaðalarý, hepsi iki dünyanýn farklý yaratýklarýydý. Bir hayvan,
kara hayvaný mý yoksa deniz hayvvaný mý olduðunu nereden biliyordu acaba. Konuþacak bir dilleri olmasa bile, bütün bu harikalarý anlayabiliyorlar
mýydý.

Suyun altýnda yüzerken, biran kendini daha yoðun bir yerde hissetti. Bir farklýlýk olduðunu anlamýþtý adam. Tekrar geri dönerek yüzmeye baþladý. Yine
eski ortamýnda buldu kendini. "Denizde iki ortam nasýl olabilir" diye düþündü. Denizin yoðunluklarýnýn farklý olduðu yerin tam ortasýnda durdu. Yüzeye
doðru tekrar çýktý.

Dalgýç, teknesine yüzdü. Dümenini, kendisine farklý gelen, yoðunluðunun farklý olduðunu hissettiði yere kýrdý. Oraya geldiðinde denizi bir güzel
incelemeye baþladý. Kendi gördüðünü, belki normal bir insan, yani bu dünyayý iyi tanýmayan bir insan göremezdi. O alana baktýðýnda denizin renginin,
sanki arasýna gizli, görünmeyen bir cam sokulmuþ gibi, birdenbire farklýlaþtýðýný anladý. Bu farklýlýðý daha iyi anlayabilmek, bitmek bilmeyen öðrenme
isteðini tatmin etmek için tekrar denize daldý. Su üstünde, kendisinin keþfettiði alana doðru yüzdü. Gerçektende burada, bir anormallik vardý.

Denizin suyunun rengi, belki de kendisinden baþka hiçbir kimsenin göremeyeceði bir durumdu bu, aniden farklýlaþýyordu. Bu sefer deniz gözlüðünü ve
tüpünü yanýna almamýþtý. Çünkü bu seferki dalýþýnýn asýl amacý deniz diyarýný incelemek deðil, iki dünyayý birbirinden ayýran bu sýnýrdaki farklýlýðý
anlayabilmekti.

Dalgýç, dudaklarýný, daha koyu olarak gördüðü suya deðdirdi. Diliyle dudaklarýný sývazladý. Evet, su tuzlu suydu. Daha sonra dudaklarýný, daha açýk
ördüðü suya deðdirdi. Bu seferki su tatlý suydu. Kaptan, denizlerle ilgili müthiþ bir þey keþfettiðini anladý o an. Bu alanda tatlý su ile tuzlu su birbirine
karýþmýyordu. Bugün onun için çok güzel bir gündü. Keþfettiði bu alaný beynine iyice kazýdý; çünkü burayý unutmamasý gerekiyordu, keþfinin
kanýtlanmasýnda iyi bir örnek olacaktý.

Teknesine çýktý. Kendisinin bulunduðu yere yakýn olan bir arkadaþýna doðru yol aldý.

Kaptanýn arkadaþý, evinde yemek hazýrlýyordu. Yalnýz bir insandý. Bütün ev iþleriyle kendisi uðraþýrdý onun için. Yemeðini hazýrladýktan sonra küçük bir
masada yemeye baþladý. Bu sýralarda kapýnýn zili çalýndý. Kapýyý açtýðýnda karþýsýnda kaptaný gördü. Daha yeni dalýþ yaptýðýný anlamýþtý; çünkü her
nedense kurulanmamýþtý.

"Nedir bu halin kaptan, neden kurulanmadýn?"

"Býrak kurulanmayý, bugün çok özel bir gün."

"Sofra hazýr, gel ilk önce bir güzel karnýmýzý doyuralým, daha sonra bugünün neden güzel bir gün olduðunu konuþuruz."

Kaptan üstüne baktý: "Ýzin verirsen þu üstümü bir deðiþeyim."

"Tabi caným. Ben de bir tabak daha koyayým sofraya."

Kaptan ýslak elbiseleri üzerinden çýkartarak kurularý giyindi. Heyecanla sofraya yaklaþtý. Arkadaþý onu görünce: "Gel sofraya, biraz yiyelim. Dalýþtan
geliyorsun, acýkmýþsýndýr."

"Caným hiç yemek istemiyor. Biliyormusun bugün daldýðým zaman denizlerle ilgili bir þey keþfettim."

"Neymiþ o keþfettiðin þey."

"Yüzerken bir alandaki farklý renkteki deniz sularýný gördüm. Bunlarý incelediðimde denizin tatlý suyu ile tuzlu suyunun birbiriyle karýþmadýðýný buldum."

Kaptanýn arkadaþý bu sözleri duyunca gülmeye baþladý.

"Neden gülüyorsun."

"Neden güleceðim. Bunu sen keþfetmedinki. Ben zaten bunu biliyordum."

Kaptan þaþkýnlaþtý:

"Nasýl olur, bunu ilk ben keþfettim, hem sen dalmýyorsun bile."

"Tamam dalmýyorum. Zaten bunu dalarak öðrenmedim. Bir kitaptan okudum."

"Nasýl olur. O kitap sende mi?"

"Evet bende."

"Görmek istiyorum. Lütfen göster bana."

Kaptanýn arkadaþý, kitaplýðýna gidip yeþil renkli bir kitap aldý. Bir sayfayý açtý ve kaptana gösterdi.

"Evet" dedi kaptan, "gerçektende bu biliniyormuþ. Bu kitabý hangi denizci yazdý?"

Kaptan bu kitabý kimin yazdýðýný anlayabilmek amacýyla ön ve arka kapaðý kontrol etti. Fakat bir bilgiye rastlayamadý. Arkadaþý ise kaptana bakýyor,
kendini gülmekten alamýyordu.

"Boþuna araþtýrma" dedi, "Bu kitap Allah'ýn kitabýdýr."
 
  Bugün 2 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol